30 Nisan 2016 Cumartesi

Menopozozoroskdojdfçsdlk......

Geçenlerde kadınsal döngülerimde tuhaf bir şaşma oldu. Benim FSH olayları her zaman biraz bozuk olduğu, ona rağmen döngülerim döndüğü ve hatta 6 ay önce devam etmeyen bir gebeliğin tadına vardığım için aklıma hormonlardan daha kötü şeyler getirerek doktoruma koştum. "Genel görünüm iyi kan ver hormonlara bir bakalım" diyip gönderdi. Ve tataaaa aklımın ortasındaki kötü şeyler değil de aklımın azcık köşesinde olan çok tuhaf  geldi başıma. Erken menopoz belirtisi! Hadi o kadar da iyimser olmayalım 40'e çeyrek kala benimki menopozun erken belirtisi...

Vay be! Ben daha çocuktum ama. Brigthness'ı biraz fazla kaçırılmış huzurlu gelecek fotoğraflarında kendimin büyümüş hallerini görecektim. Ege'de filan olacaktık mesela. Eşim ve ben büyükanne büyükbaba yaşında olmalıydık. Ama çok sonra olabilirdi tüm bunlar. Hayatımda çok acayip bir çok şeyler olduktan sonra bunu yaşayabilirdim... Hayaller böyleyken gerçekleri doktorum dün acı acı çıtlattı telefonda. Hem de yani herşey eskisi gibiyken; henüz 8 yıllık evliyken; kredi borçları, bitmemiş doktora tezi filan gibi boktan şeylerin arasında oluverdi... Oluveriyor yani.

Ben tabi hemen menopoz gugılladım eve dönerken. Sigarayı bıraktım yolda, sonra biraz spora başladım. Sanırım birkaç vitamin de lazım olacak. Alkol de azaldı birden. Ve ben birden büyüdüm. Ama sanki 16 yaşında okulu bırakıp fabrikada işe  başlamış bir çocuğunki kadar acıklı bir şekilde hissettim bu büyümeyi. Sonra biraz kocama artistlik yaptım. Sonra oğluma baktım, hala biraz bebek sayılır. Bu kadar küçük bir çocuğun annesinin menopoz teyze olması erkendir neticede dedim. Ve kabullendim.

Bir sonraki normal döngümde doktoruma gidip kan testlerini tekrarlayacakmışım. Sonra hormon kullanayım mı kullanmayayım mı sorunsalına dalacağım galiba.

Oyh evet ben büyüdüm. Bir de annem hastalanınca büyümüştüm geçenlerde. Kalbinde bir küçük aksaklık yüzünden çarçabuk yorulup 40 (oha evet yazıyla kırk!?) yıllık anneme hiç yakışmayacak şekilde üşengeç bir minnoşa döndüğü günlerde (şükür o da daha iyi bu günlerde)...

İyi ki kızım yokmuş anne kız bir örnek giyinen manyaklardan olurmuşum galiba. Zira çok acıklı bir şekilde daha dün 16 yaşındaymışım gibi hissediyorum kendimi (ki üzerinen 23 yıl geçmiş bir oha daha!).

Velhasıl artık anne bebek bloglarına bakmayayım diye bir karar da aldım. Artık kadın, menopoz, Ege'de yazlık bloglarına filan bakacağım. Menopozlu kadın blogu pek bulamadığım için kendim yazmaya karar verdim bu arada.

Pofff evet ben artık mecburen çok büyümek zorundayım!

13 Nisan 2013 Cumartesi

1 yıl...

Geçen yıl bu zamanlar evde (nedense) kendi kendime 'Şimdi bu gelen su mu ki? Doğurmak için iki sancı arası kaç dk olmalı ki?' gibi saçma sorular sorarak sabahı bekliyordum. Gece vakti boşu boşuna hastaneye gitmek gereksiz gelmişti filan. Neyse ki oğlumu evde doğurmak zorunda kalmadım :)

Derken bu gece oğlumun yarınki doğum günü partisi için son hazırlıkları tamamlıyorum :) Hayatımın en acayip, en yorucu ve en kazık ve en beklenmedik günleriyle dopdolu kocamaaaan bir yıldı! Sanıyorum aynı zamanda hayatımın ennn durup durup hatırladığım ve ennn çok özlediğim yılı olacak. İşkencenin tadına vardım, bir bebek daha istiyorum! Kendimi bildim bileli arayıp durduğum hayatın anlamı en direk tabiriyle üremekmiş! Şükürler olsun bunu yaşadım!

Oğlum sağlıklı, mutlu, aşk dolu, upuzuuuun yılların olsun!

30 Ocak 2013 Çarşamba

Anne oldum! (And again and again and again.....)

Blog işi bazen saçma gelse de tam gün anneliğin içinde birşeyler üretmek vs vs galiba. Yani o kadar çok anne bebek blogu var ki anlatamam en azından. Yani bunca kadının büyük bir kısmı bebiklerini birbirlerine gösterip en beyaz Türk hayatları ve yakışıklı kocalarıyla gururlanmak için yapıyorlarsa da bunu, kalan kısım da bayaa bayaaa büyük hani.

Neyse işte diyeceğim odur ki ben bu haftasonu oğlanı babasına bırakıp sokağa çıktığım minicik bir zaman diliminde gidip bir sürü para vererek bir halı yıkama makinası aldım! (Anneeee ben anne oldum!!!) Sonra bu halı yıkama makinası markasının abuk sabuk fiyat politikasını eve döner dönmez keşfedince kan beynime gitti ve sonra beyime. Ve o sapsakin kocam ve halihazırda asabi ben bana makinayı satan zavallı insanları doğduklarına ve bana o satışı yaptıklarına pişman ettik ama yine de iade almaya ikna edemedik. Herneyse işin sonunu başka bir yere bağlayacağım. Bu adrenalin patlaması bana bir iyi geldi ki! Çok iyi geldi. Yani kesintisiz 9 saat uyumuş gibi oldum. O akşam tıpkı eski kafamın meşgul olduğu zamanlarda yaptığım gibi yemeği de elimde olmadan biraz es geçtim ve ta taaa bir kilo daha verdim! İşte böyle. Ama fiyat olayı hakikaten çok fenaydı, eve gelip internet fiyatlarını gördükten sonra bir an için dolandırıldığımı düşünecek kadar fena. Neyse işte sonra bu insanlarla da arayı düzelttik. Makinemizi alıp bağrmıza bastık (servisinin gelip açılışı yapmasını bekliyoruz).

annnnnii!

şimdi bu ve bir aşağıdaki postu yazıp gereksiz bulduğum için yayınlamamıştım. gece yayınlayayım dedim ama kronolojik sıra kaymış bulundu. neticede bu da böyle bir anımdır :)

20.12.2012

Uzun zaman geçti. Oğlum 8 aylık oldu. 6. aydan sonra zaman nasıl geçti hiç anlamadım. Artık desteksiz oturabiliyor (arada bir Londra köprüsü yıkılıyooooooor....güm!), 6 tane dişi var ve çiğneyerek yemek yiyebiliyor. Kendi kendine uzun uzun oyuncaklarıyla oynayabiliyor (ama oynamıyor sıpa bir süre sonra mutlaka beni yokluyor nerdesin gel yanıma diye), oyun oynarken pat, güm, çat kafaya göze bir şeyleri çarpabiliyor ve fakat nadiren ağlıyor (aferim). Böyle işte. Üç aşağı 5 yukarı her 8 aylık bebeğin yaptıklarını yapıyor şükür. Bir değişik tarafı sanıyorum bizim oğlanın el becerisi yüksek olacak. Ellerini kullanrak yapması gereken işlerde biraz ilerden gidiyor gibi.

9 Ay 5 Gün


şimdi bu ve bir yukarıdaki postu yazıp gereksiz bulduğum için yayınlamamıştım. gece yayınlayayım dedim ama kronolojik sıra kaymış bulundu. neticede bu da böyle bir anımdır :)


19.01.2012

Hamilelik kadar bir süre bebekli geçmiş hayatımda. Hamilelik hayatımdan minicik soluk pembe (yani uçuk mavi) bir fotoğrafken bebekli hayatımın her anı içime kazınarak ilerliyor diyebilirim. Umarım hep böyle olur. Umarım hiç unutmam oğlumun büyüme çabalarını. 9 aylık bir bebek, yarı bebek yarı çocuk halleriyle sizi kendine çok fena aşık ediyor. İlk günden beridir böyle hissediyorum diyemem ben vallahi, her geçen gün daha fazla aşık oluyorum oğluma. Böyle hastalıklı bir kompleks filan geliştirmem işallah ama geçenlerde ilk kez anneme bırakıp sevdiğim dostlarımla bir kadeh de şarap içtikten sonra oğlumu almaya dönerken uçuyordum galiba :) Of yazmadığım ne çok şey oldu. Ve yazmayacağım şeyler de olacak.

9 ay itibariyle oğlumun uykuları çok fena. İlk kaç ay iyi uyudu hatırlayamıyorum bile. Kafam tam anlamıyla 1500! "Separation anxiety" mi oldu evladım Ferber yapmadık diye tepemize mi çıktı anlamış değilim. Son birkaç gündür çaresizce birlikte uyumaya da başlamıştım ama bu akşam birlikte uyuma işini rafa kaldırmaya karar verdim. Zira şimdilik o pofuduk ayakları sabahları göz hizamda bulmaktan çok memnun olsam da bu işin 2, 3 yaşına kadar sürme ihtimali hiç hoşuma gitmiyor.

7 Kasım 2012 Çarşamba

Vakit ve Vakitsizlik Kavramları Geçen Zamana Karşı

Milyonlarca yıldır blog filan yazmadım. Ya da milyonlarca aydır ya da 3 aydır(mış). (Şimdi en son ne zaman yazdım diye baktım da en son tam 3 ay önce bugün yazmış olmam, evrenin bana çağrısı vs aklıma acayip acayip şeyler geliverdi bir anda.) Neyse işte bugün yazıyorum.

Son 3 ayda oğlan da 3 ay büyüdü. Saçma mı oldu? Onu bir de bana sorun. Bir bebekle hayat kocaman bir asfalt silindiri gibi geçiyor üzerinizden. Günler 6-7-8-9... kg'lık bir tosuncuğu bütün gün bir oraya bir buraya atıp tutarken adeta upuzunken, kendinizi 5 dakikalığına duşa atmak için vakit bulamayacak kadar kısa. Günler bir anormal. Cumalar "koca haftayı devirdik haftasonu kocam işe gitmiyor!" coşkusuyla okul iş vs hayatı (yani bugüne kadar bildiğiniz hayatlar) boyunca hiç sevinmediğiniz kadar sevinçle geçerken, haftasonu aynı kocanın ekstra bir çocuk performansıyla ayağınıza dolanmasıyla içinizi darlandırabiliyor. Derken pazartesi "oh biraz kafa dinleyeyim" ve salı çarşamba perşembe tekrar bütün enerjinizi çekiyor sonuç: yandan yemiş bir cuma coşkusu. Günleri sadece pazartesi, hafta içi ve cuma olarak yaşıyorum ben mesela, diğerlerinden haberim olmuyor. Ve hayat hem çok kısa hem de çok uzun oluyor bu şekilde yaşayınca. (Tanıdığım diğer anneler de aynı kafada evet.)

Neler oldu bu üç ayda? Oğlanın alt önden iki dişi çıktı ve son 10-15 gündür de üstten dört dişiyle cebelleşiyor. Üst 4lüden en kenarda biri patladı. Kalanlar için iki günde bir gece nöbetleri tutuyoruz.Çocuğumun içi dışına çıktı ama dişlerden ses seda yok.

Aile yazlığına gidilip dönüldü (ve dönüşte evin yer döşemeleri tek tek öpüldü). (Ah bu konuyu ilerde uzun uzun yazmak isterim.)

Kocayla en süperli kavgalar edildi.

HA bir de oğlan ek besine geçti. Bu ek besin işi düşündüğümden de korkunç çıktı. Tüm acayip temponun ve yola çıkmış dişlerin üzerine iki günde bir yoğurt mayalıyorum, her gün sebze çorbası pişiriyorum, iki günde bir ya da her gün bir de yumurta haşlama faslı var. Ayrıca 6 aylık bebekler daha çok ilgi istiyorlar ve ilginizde bir yamulma olduğunda süper alınganlar. Bu alınganlıkları meme emmeyi bırakma, uyku düzenini alt üst etme ya da bütün gün mırr vırr zırrr gibi sesler çıkartmakla dışa vuruluyor. Sonra ek besin alan bir bebekle sokağa çıkmak mesele. Kahvaltı ve yoğurt işi kolay ama sebze çorbası faslı işleri alt üst ediyor. Eskiden buralar hep güllükmüş. Memelerimi yanımıza alıp çıkmam yeterliydi! Ama esas hikaye oğlan 9 ayı devirip bizim yemeklerden yediği zaman başlayacak kanımca. O zaman işte her gün taze yemek olması gerekecek evde...

Bir de ben ücretsiz izne ayrılıyorum. neredeyse 20 yıla yakın ilk kez -0- lira kazanacak olmanın hüznü filan yazacak oldum ama öyle bir hüzün hissedemeyecek kadar da aile yapıyor adamı bebek milleti. Ben artık evimin kadınıyım. Zaten bu tempoda başka da birşey olmama imkan yok. Ocak ayı için yeterlik sınavı hedefleyebildiğim günlere şaşıyorum!

Bir de oğlumdan önceki hayatımın 3/4'ünü nasıl da ense yaparak geçirdiğime şaşıyorum! İnsan vücudundaki su gibi bir oran bu. Dışardan bakınca görünmüyormuş boş vakitler. Geçen gün 40 dakikada oğlana sebze çorbası, akşama kuru fasulye pişirip üstüne bir de banyo yaptırdım tosuncuğa.

Neyse işte böyleyken böyle. Çok ciddiyetli bir yazı oldu bu. ilk altı ayın sonundaki annelik ciddi bir işmiş demek! :)

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Bugün ben de bir kadına ahkam kestim. Kadın daha hamileydi ve kibarca dinledikten sonra koca göbeğinin elverdigi ölçüde koşarak uzaklaştı benden. Herhalde blogumu takip ediyor.