8 Ağustos 2012 Çarşamba

Bugün ben de bir kadına ahkam kestim. Kadın daha hamileydi ve kibarca dinledikten sonra koca göbeğinin elverdigi ölçüde koşarak uzaklaştı benden. Herhalde blogumu takip ediyor. 

6 Ağustos 2012 Pazartesi

En basa donersek...

Nerede kalmıştık? Bebek! Eger ilk bebeginizi dogurduysaniz, minik yavrunuz evinize yanlışlıkla düşmüş masum bir melek misali korumasızca sizin ona alışmanızı beklerken etkisini salonunuzun orta yerine isabet etmiş güdümü bir füze şiddetinde gösterecektir. Ya da buna benzer şiddetli birşey iste. Siz tam bu karmaşık duyguların ortasindayken bir yandan dogum seklinize bağlı olarak esasında vallahi de kısa sürede geçecek bazı şikayetleriniz gecenin bir yarısı kucağınızda sizin tarafinızdan doğruluğuna pişman olduğu için sürekli ağladığından şüphelendiğiniz masum bebenizle  "Allahım ben bir daha o eski ben olamayacağım galiba!" diye bogurerek suc ortağınız taze babaya sarılıp ağlamanıza sebep olabilir (tanıdığım tüm gebelerin hepsi doğumdan sonra bu şekil bir romans yasamis.). Gözünüz korkmasın lütfen. Vallahi de bunların hepsi ilk 20 gün icinde azalıp, bebenizin 40'iyla birlikte uçup gidecek. Baktınız hala geçmedi o zaman modern tıbbın olanaklarından yararlanın kardesim. Çekilecek şey değil bu lohusa olayları bilirim.

Herhangi bir bebek ve zavallı annesinin acıklı hikayesi...


Minik bir bebeğiniz varsa eğer, herkes size bebek bakımı konusunda engin deneyimlerini aktarmak için yanıp tutusacaktir. Panik yok! Öncelikle bu deneyimlerin bir kısmından faydalanacaksınız. Kalan kısımlar kafanızı karıştırmak ("ama doktorum boyle dememisti?" ya da "ama anne dün bu tulum çok kalın ince birşeylere geç ama artık demedin mı?"), moraliniz bozmak ("ben berbat bir anneyim, bu falan filanlarin hicbirini yapmadim zavallı yavruma"), ya da sinirinizi bozmak ("ulan sokaktan gecen amca sana ne be!") islerini görecektir. Hele ki ilk yavrunuzu dünyaya getirdiyseniz onca paniğin icinde buyrun bir de nur topu gibi bir bilgi karmaşası! 


Yapılacaklar: evladiniza lafına güvendiğiniz bir çocuk doktoru bulun ve ona guvenin, kalanlar arasından önerilerini ciddiye alacaklarınızı belirleyin, onerilerini ciddiye alacaklarinizi hangi kosullarda ciddiye almamaniz gektigini tespit edin (ve bu bilgiyi kendinize saklayin). Sonra herkesi guzelce dinleyip teşekkür edin (çünkü kibar olmazsanız arkanızdan ne kadar lanet bir lohusa olduğunuzu konuşmakla kalmayıp bu gercegi yüzünüze de vururlar ve gercekten lanet olursunuz!)...


Not: hersey bu yaziyi tesadufen yazmamla başladı. Sonra düşündüm ve çakma domestik annelerin sesi olmaya karar verdim (Aferim!). Kısacası akış ta bir acayiplik var gibi evet, idare edin. Bir de bütün bunları oğluma uyku müziği çaldığım tablet bilgisayarda ve " oh bear" adlı favori ninnimizi dinleyerek yazıyorum. Yani kafamın 1500 olmasının yanısıra  klavye sorunları almış basini gidiyor kusura bakmayın.

Başlarken

Siz de benim gibi 8-10 yaslarınızdan sonra anne olmakla alakalı hiçbir hayal görmediyseniz 30 civarı ancak evlenip 35 civarı "eh zamanı geldi artık" diyerek bu bebek işine girersiniz. Ve size söyleyeyim kazın ayağı hiç öyle değilmiş... Kimse size doğumdan sonra hayatınızın bambaşka bir "level"a geçeceğini söylemez (ben diyeyim). Hazır olun çok yorucu bir serüvene başlamak uzesiniz! Ve eski kafanıza vedalaşin. Hamilelikle birlikte "stand by"a gecmis olan beyniniz doğumdan sonraki günlerde çok değişik çalısmaya başlayacak. O pembe beyaz fotograflardaki kadınlar gibi bir havali anne pozu verememekten sikayetciyseniz fotograf makinamızın ayarlariyla hiç bosuna oynamayın bacım :)

Yine en son soyenecekleri en basta söyledim galiba. O zaman basa donecek olursak nihayetinde herseye baskın çıkan söyle bir durum var ki anne olmak harika birsey ve olan biten hersey kendinizi bir süper kahraman gibi hissettiriyor.